İnisiyatifimizi yüksek sesle ifade ederken...

Sayın Hüsnü Mahalli’nin ‘Yer Gezegeninin en güvenilmez bölgesi’ diye nitelendirdiği Orta Doğu’nun huzura kavuşmasının;

1-Ağalık ve aşiret rejimlerinden kurtulmayla;

2-Batı destekli krallık, emirlik, şeyhlik rejimlerinin devrilerek tarihe karışmasıyla;

3-Silah tüccarlarının bölgeden elini çekmesiyle;

4-Emeğe saygı temelinde işçilerin-emekçilerin iş birliği ve kardeşiliği sayesinde

mümkün olabileceğini hep söyledik, yazdık, şimdi de yazmayı sürdürüyoruz. İşte 2006 yılında Gazze Şeridi’nde ‘seçimle’ iktidara gelmiş HAMAS’ın 7 Ekimde İsrail’e sayısız füze yağdırması, ardından İsrail’in her zamankinden daha acımasız şekilde yanıt vermesi, hastanenin vurulması sonucunda 471 Filistinlinin birden hayatını kaybetmesi, rehine sorunu, sivillerin yine İsrail bombardımanlarının altında kalacağına ilişkin kaygılar. ABD’nin Doğu Akdeniz’e iki uçak gemisi sevk etmesine Rusya’nın, Karadeniz üzerindeki uluslararası alandaki uçuşları MiG-31 ‘kancalı’ uçaklarla denetleme kararıyla yanıt vermesi, Suriye ve Lübnan ‘Hizbullah’ını finanse edip hazır tutan İran’ın devreye girmesiyle gelişmelerin büyük bir savaşa evrilme korkusu, bu satırların yazıldığı sıralarda İsrail’in ateşkese asla yanaşmaması, Hakan Fidan’ın Kahire’de ‘Gazze Konferansı’ arayışları... Oysa biz İslam İşbirliği Örgütü’ne Türkiye’nin başkanlık yaptığı dönemlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kişisel inisiyatifleriyle kaç kere olağanüstü zirve toplantısı yapıldığına ve o toplantıların tamamında Türkiye liderinin eline lazerli feneri alarak Filistin bölgesinde 15 Mayıs 1948’ten bu yana korkunç şekilde değişmiş demografik yapıyı Erdoğan’ın kendisinin de nasıl acı çekerek gösterdiğine canlı yayınlarda defalarca tanık olmuşuz. O zaman durum neden değişmiyor acaba? Durum nasıl değişsin ki, belirli süreden bu yana Akdeniz’de turlayan dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald Ford, Hamas’ın 7 Ekim saldırısı duyulur duyulmaz Doğu Akdeniz’e doğru hareket etti. Bu kez dünyanın tepkisi daha farklı olunca 471 sivil vatandaşın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanann İsrail’in Gazze saldırısının failini değiştirme girişimi de boş çıktı. Herhalde en sert tepki ABD’deki bir Yahudi örgütünün Kongre binasını basarak İsrail’in orantısız operasyonlarını protesto etmesi oldu. Geldiğimiz noktada ABD’nin, Suriye’nin ve Lübnan’ın bir kısmını işgal etmesiyle İran’ın da işin içine gireceği ve önce bölgeye sıçrayacak savaşın daha sonra dünyanın büyük güçleri arasındaki kanlı bir kavgaya dönüşeceği ifade ediliyor. Oysa gerek İsrail-Filistin ve gerekse Gazze sorununun çözümü için en barışçıl, demokratik ve adil çözüm yolunun bölge işçilerinin-emekçilerinin insiyatif almasındadır.

Kıymetli okurlarımızın Ukrayna ile Rusya arasındaki ‘Tahıl Koridoru’ olayının çözülmesinde barış adına dünya emekçilerinin inisiyatif alması gerektiğini bu köşeden öne sürdüğümüzü hatırladığına inanıyoruz. Vakit geçirmeden halihazırda gerilimin had sayfada olduğu İsrail-Filistin sorununda ateşkes sağlanması için önce Türkiye işçi sınıfının, ardından da dünya emekçilerinin inisiyatif almaları ve ekipler halinde bölgeye gitmeleri gerekir. Ateşkes sağlanır sağlanmaz dünya işçi sınıfı sadece Gazze’yi değil Filistin’in diğer bölgelerinde de yeniden yapılanma ve onarım çalışmalarını üstlenmelidir.Aksi takdirde sorunun çözümü için bundan sonra da uygun ortamın oluşmasına büyük güçler hiçbir fırsat tanımayacak.

Muhtemelen Türkiye bugüne kadarki emeklerinin karşılığını asla alamadığı için Hamas’ın 7 Ekim saldırısından sonraki gelişmeleri daha rasyonel ve pragmatik biçimde takip ediyor. Bu durum dünyanın farklı bölgelerinden İsrail’e karşı yükselen tepkilerle de örtüştüğü için önceki gerilimlerle kıyaslandığında Türkiye’nin daha ağırbaşlı bir politika izlediği söylenebilir. Burada hükûmetin verilere ve kendi gücüne bakarak politikalar oluşturmasının etkisi bulunmaktadır. Türkiye işçi-emekçi sınıfının temsilcileri olarak biz önerimizi sunuyor ve hükûmetimizin bu önerimizi de uluslararası platformlara taşıyacağına inanıyoruz.

Bekliyor, çalışmalara vakit geçirmeden başlamaya hazır olduğumuzu yüksek sesle ifade ediyoruz.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları