İşçi hakkının olmadığı sistemin ekonomisi...

Ekonomi alanında `İpe un serme politikası`nın amacının 31 Mart 2024 yerel seçimleri olduğunu artık hiç kimse inkar edemiyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek`in şimdiye kadar hiçbir `rasyonel` yatırım paketi açıklayamaması da amacın seçimlere kadar durumu idare etmek ve vergi zamları yoluyla ekonomiyi uçurumun dibine yuvarlanmaktan alıkoymak olduğunu gösteriyor.Bu nasıl şey Allah aşkına, yatırımlardan bizzat sorumlu bakan hiçbir paket açıklamazken (açıklayamazken) Merkez Bankası Başkanı “Milyar dolarlık yatırım paketlerini bekletmekten” dem vuruyor. Cumhuriyet`ten Miyase İlknur`un da ifade ettiği üzere; “Baksanıza Gaye Hanım’ın masasında milyarlarca dolarlık doğrudan yatırım teklifi dururken Bakan Şimşek, dünyanın finans merkezi Londra’da tırım tırım para arıyor”

Bir kısım gazete ve köşe yazarı işçinin,emekçinin, taşeronun, emeklinin artık dayanılamaz ekonomik durumunu her gün sayfalarına taşırken hükümet her hafta emekli maaşlarındaki artış konusunu bir sonraki haftaya ertelemekle kendi politikasının gereğini yerine getiriyor. Deprem gerekçe gösterilerek yıl ortasında ek bütçe yapıldı,sadece Cumhurbaşkanı güvenliğine sarfedilen para önümüzdeki ay yeni bir ek bütçe yapılması olasılığını güçlendiriyor. Cumhuriyet tarihinin en büyük cari açığı yılın ilk dokuz ayında gerçekleşirken hükümetin bu gidişatı nasıl geriye çevireceğine ilişkin hiçbir ipucu görünmemektedir. Erdoğan`ın ısrarlarıyla izlenen para politikalarından vazgeçilirken ortaya şu soru çıkıyor: Neden acaba dört ayda %22.5 yükseltilen faizler devalüasyonu önleyemedi. Faizlerin kısa sürede bu kadar sert şekilde yükseltilmesi devalüasyonu önmeye yetmedi mi ki Merkez Bankası`nın üç aşağı beş yukarı her hafta kapı arkasından döviz satmasına ilişkin iddialar gündemden düşmüyor acaba?

Dünya çapındaki bu sistemsel çöküş `Devlet` kavramının da devre dışı bırakılmasına ve devletlerin adeta aile şirketleri haline getirilmesine neden olurken devlet yapısının gücünü ve şeffaflığını korumuş örneğin İskandinavya ülkelerine bu kriz yaklaşamıyor. Bir kıyaslama yaparsak, Petrol Fonu`nda 1 trilyon dolar para bulunan Norveç hükümeti 1 senti bile harcarken kılı kırk yarıyor, Türkiye Cumhuriyeti devlet başkanının kaç uçağının olduğuna doğru-dürüst cevap veren bile yok.

Özgür Özel’e sordum

Ülkemizin kurucu partisi Cumhuriyet Halk Partisi`nin Genel Başkan adayı Özgür Özel`in İstanbul`daki basın toplantısında kendisine seçilmesi halinde işçi, emekçi, taşeron işçi haklarını nasıl savunacağını sordum. İşçi haklarına ilişkin sorumu Sayın Özel şu şekilde cevaplandırdı: “Cumhuriyet Halk Partisi`ni götüreceğimiz noktada işçi haklarının bizim için de kutsal olduğuna vurgu yapmak isterdim .Hem de sadece fabrikada, makine arkasında, tarımda çalışan işçilerin değil aynı zamanda plazalardaki beyaz yakalı işçilerin haklarını sonuna kadar savunmak boynumuzun borcudur. Çünkü Genel Başkan seçilmem durumunda Cumhuriyet Halk Partisi`ni sosyal demokrat çizgiye çekmek ana amacımız olacak ve bunu başarmak için işçilerin haklarını en ön plana çekmek dışında bir hedefimiz olamaz.”

Ne diyelim,Sayın Özel`in de dediği gibi CHP`nin fildişi kulelerden çıkıp halkın arasına ineceği günü sabırsızlıkla beklemekteyiz.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları